STTAL Öğrenci Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Osman Bey Dönemi

2 posters

Aşağa gitmek

Osman Bey Dönemi Empty Osman Bey Dönemi

Mesaj tarafından _y@gmur_ Çarş. Kas. 07, 2007 11:47 am

Osman Bey Dönemi




Osman Bey'in, Uç’larda gaza faaliyetlerine başlayıp liderliği eline geçirmesi, kudret ve nüfuzunun günden güne artmasına sebep oldu. Bununla beraber o, babası Ertuğrul Bey'in Rum tekfurları ile iyi geçinme siyasetine itina gösteriyor, onlarla dostane münasebetleri devam ettirmek için azamî derecede gayret sarf ediyordu. Fakat bazı Rum tekfurları onun güçlenmesinden kuşku duyup rahatsız olmaktaydı. Bu sebeple "İmdi bunları bu vilayetten çıkarmazsanız veya kovmazsanız ahir (son) pişmanlık fayda vermez" gibi sözler söylüyorlardı. Bu tekfurlar içinde özellikle İnegöl tekfuru, komsu tekfurlara Osman Bey'in ileride kendileri için büyük bir tehlike olacağını bildiriyor ve Osman Bey'e bağlı Türk kabilelerine bir takim zararlar vermekten geri kalmıyordu. Bunun üzerine İnegöl’ün zaptına karar veren Osman Bey, bir miktar kuvvet ile kaleyi almak için yola çıkar. İnegöl tekfurunun Ermenibeli'nde pusu kurduğu öğrenilmesine rağmen Osman Bey, pusu kurmuş ve gücü bilinen bu kuvvetli düşman ile çarpışmaktan çekinmez. Bu çarpışmada Osman Bey'in yeğeni ve kardeşi Saru Yatu'nun oğlu Bay Koca şehit düşer. Bu şehit, muharebe sahasına yakin olan ve adi geçen yerin alt taraflarında Hamza Bey köyü arazisinde harap bir kervansaray yanında defin edilir. Bu savaştan birkaç gün sonra İnegöl’e yakin bir mesafedeki Kolaca kalesi basildi, ahalisi teslim oldu ve kale zapt edildi. Aşıkpaşazâde'nin ifadesine göre hicretin 684. (1284) yılında meydana gelen bu hadise, Osman Gazi'nin ilk fethidir. Bu olay, İnegöl tekfurunun Karacahisar tekfuru ile ittifakına sebep oldu. Bir müddet sonra Osman Bey, Domaniç civarında İnegöl tekfuru ile yeniden karsılaşır. Karacahisar tekfurunu da yanına alan İnegöl tekfuru bu sefer yenilmekten kurtulamadı. Osman Bey, bu muvaffakiyetten sonra Karacahisar'i feth etti. Bununla beraber Osman Bey'in kardeşi San Yatu da bu savaşta şehit düştü(1288). Saru Yatu'nun naaşı, Söğüt’e getirilerek orada babası Ertuğrul’un türbesine defin edildi. Bu muharebe esnasında Karacahisar beyinin en genç kardeşi Latos (veya Kalanos) da öldürüldü.

Osman Bey, özellikle Karacahisar'in fethinden sonra siyasî bir şahsiyet kazanmış görünmektedir. Nitekim o, bu başarısından dolayı Anadolu Selçuklu Sultani'nin kendisine gönderdiği hâkimiyet (beylik) sembollerini (alamet) alarak bir sancak beyi durumuna geldi. Gerçekten, Selçuk hükümdarı Giyasu'd-Din Mes'ud, umumî siyaseti cümlesinden olarak uç beylerini taltif ettiği sırada Osman Bey'e de bir ferman göndererek ona Söğüt’ü temlik etmiş idi. Feridun Bey Münşeatı’nda belirtildiğine göre Söğüt’ün temlik ve iktasını gösteren ferman 683 (1284) tarihini taşımaktadır. Keza 688 (1289) tarihini taşıyan ve Kara Balaban Çavuş ile gönderilen ikinci ve daha kapsamlı fermana göre artik o, uç Beyi olmuştur. Fermanla birlikte kendisine tuğ, âlem, kılıç ve gümüş takimli at gibi hediyeler de gönderilmişti. Bu fermanda Söğüt ve Eskişehir’in ilhakı ile teşkil olunan sancağa Osman Sah Bey'in tayin edildiği ve o sıralarda Selçuklu hükümetince alınan mirî vergilerin tamamından muaf olduğu bildirilerek söyle deniyordu: "... Bir sancaklık yer itibariyle saadetimden müşarünileyhe taklid edüp verdim ve buyurdum ki, sol ki mukteday-i zat-i adalet simattir mesned-i emânet ve eyalette kemâl-i vekar ve sekine birle temekkün ve karar eyleyüp... Mefhumun şiâr ve disar edünüp serr-i zâlimi, mazlumdan def ve ateş-i mezâlimi ruy-i zeminden ref etmesine cidd ve cühd gösterüp... fevaidinden behremend olmağa çalışıp zaman-i hükümette vadi' (alçak) ve serifgani (zengin) ve fakir, âlim ve cahil, karib ve baid (yakin ve uzak) müsafir ve mücavire cümleten yeksan bakıp..." Osman Bey, 691 (1291)'de Eskişehir civarında bulunan Karacahisar'i aldıktan sonra Mudurnu taraflarında bulunan Samsa Çavuş ve kardeşi Sulamış ile de görüşerek bir plân hazırlar. Buna göre kendisi ile teşrik-i mesai etmiş olan Harmankaya Rum Beyi Köse Mihal da olmak üzere Sakarya vadisindeki Sorkun (veya Sorgun köyü), Taraklı Yenicesi, Mudurnu ve Göynük taraflarına akınlar yaparlar. Osman Bey'in, günden güne yeni topraklar elde edip başarı kazanması, çevredeki Rum tekfurlarını oldukça tedirgin etmeye baslar. Bu sebeple bunlar, Osman Bey'i ortadan kaldırma çarelerini aramaya başladılar. Bununla beraber savaş ve çatışma olmaksızın Mudurnu ve Göynük taraflarına yapılan akınlar üzerinden tam yedi sene geçti. Bu müddet esnasında Osman Bey, kuvvetlerini iyi bir disiplinle yetiştirmekten geri kalmıyordu. Böylece gün geçtikçe durumunu kuvvetlendiriyordu. Fakat civarda bulunan Bizans tekfurlarının da ona karsı olan düşmanlıkları artıyordu. O zamana kadar her sene aşiretin kıymetli eşyasını kendi kalesinde muhafaza etmekte olan Bilecik tekfuru bile Osman Bey'in düşmanları arasına girip onların safları arasında yer almıştı. Köse Mihal, kızının düğünü esnasında bu düğüne davet edilen Rum beylerini Osman Gazi ile barıştırmak istedi ise de bunda muvaffak olamadı. Aksine onlar, Osman Bey'in dostu olan Köse Mihal'i de kendi taraflarına çekmek istediler. Bu arada da Osman Bey'e karsı bir suikast planı hazırladılar. Bu suikastın uygulanması için Yarhisar (Yenişehir ile Lefke yani Osmaneli arasında) tekfurunun kızının düğünü uygun bir fırsattı. Bilecik'in, Osman Gazi tarafından fethi ile sonuçlanacak olan bu düğünde, zaman, mekân ve uygulama için uygun şartların bir araya gelmesi neticesinde bir suikast plânı hazırlandı. Buna göre Yarhisar tekfurunun kızı ile evlenecek olan Bilecik tekfuru düğününe Osman Beyi de davet eder. Suikast plânı da bu esnada gerçekleştirilecektir. Fakat Osman Bey'i düğüne davete gelmiş olan Harmankaya Rum Bey'i Mihal, Osman Bey'i durumdan haberdar etmiş ve kendisi için hazırlanan suikastı bütün teferruatıyla ona anlatmıştı. Bunun üzerine daveti kabul eden Osman Bey, karsı tedbir aldı. Bu gaye ile Osman Bey, düğün hediyesi olarak bir sürü kuzu gönderiyor, düğünü müteakibe bütün kabilenin yaylaya çıkmak zorunda bulunduğunu ve eskiden beri olduğu gibi kabilenin bütün kıymetli eşyasının yaslı kadınlar vâsıtası ile kaleye gönderilmesine müsaade edilmesini talep ediyordu.* Bilecik tekfuru, güzel bir fırsat yakaladığını hesaplayarak buna memnun olmuş ve düğün yeri olarak kararlaştırılan Bilecik'e birkaç saat mesafedeki Çakır Pınarı denilen yere gitmişti. Osman Bey ise aşiretin ağır ve kıymetli eşyası yerine atlara silah yükleyip 40 kadar yiğit ve seçkin gaziyi de kadın kıyafetine sokarak Bilecik'e gönderdi. Bu gaziler, düğün münasebetiyle bos kalıp ihmal edilecek olan kaleyi zapt edeceklerdi. Gerçekten de bu karsı plana göre tam zamanında hareket edip Bilecik kalesini kolaylıkla ele geçirdiler. Gazilerinin başarısından haberdar olan Osman Bey de yanındaki diğer gazilerle birlikte Kaldirik (Âsikpasazâde'ye göre "Kaldirik" s. 16) Derbendi denilen yerde düğünden dönen Bilecik tekfuruna pusu kurdu ve onu hezimete uğrattı. Bu esnada tekfur ve maiyeti de dâhil olmak üzere düğün halkının çoğu öldürüldü. Osman Bey, sabaha karsı Yarhisar üzerine yürüdü. Yapılan ani bir baskınla kale kuşatılıp feth olundu. Halkın büyük bir kısmi da esir âlindi. Geline ait eşya ganimet olarak âlindi. Daha sonra Bilecik'e dönüldü. Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar'ın fethinin doğurduğu şaşkınlık ve düşmanın psikolojik durumunun bozulmasından istifade için derhal Turgut Alp'i bir miktar süvari kuvveti ile İnegöl üzerine gönderdi. Kaleyi kuşatma altına alan Turgut Alp, harp yapmak suretiyle burayı ele geçirmeye muvaffak oldu. Kalenin tekfuru ile ganimetleri Osman Gazi'ye getirdi. Osman Bey, bu vaka’larda elde edilen ganimet ile esirlerden, gelin ve ona ait eşyanın dışında kalanı tamamıyla gazilere dağıttı. Nilüfer adındaki gelini de bu hadiselerde pek çok yararlığı görülen oğlu Orhan'la evlenirdi. Bilahare bundan Murad Han Gazi ile Süleyman Pasa dünyaya geleceklerdir. Âsikpasazâde, Osman Gazi'nin, oğlu Orhan'la evlendirdiği Nilüfer ve düğün hakkında su bilgileri verir: "Osman Gazi, onu oğlu Orhan Gazi'ye verdi kim Ülüfer Hatun'dur. (Lolofira, Lülüfer=Nilüfer) Orhan Gazi ol demde yiğit olmuştu. Ve bir oğlu dahi vardı kim onu göç üzerinde koyup dururdu. Bu dört pare hisarları yerine mukarrer ettiler. Elhasıl Osman Gazi düğün eyleyip Nilüfer Hatun'u oğlu Orhan Gazi'ye vermek ister. Ve hem öyle etti. Ülüfer (=Nilüfer) Hatun oldur ki, Kaplıca kapısına yakin yerde Bursa hisarı dibinde tekkesi var. Nilüfer suyu köprüsünü ol hatun yaptı. Ve o suya Nilüfer deyü ad verdiler. Ve hem Murad Han Gazi ve Süleyman Pasa dahi onun oğludur. İkisinin dahi atası Orhan Gazi'dir. Ol hatun vefat edince Orhan Gazi ile defin ettiler." Miladî 1299 senesinde meydana gelen bu üç fetihten itibaren Osman Bey'in gücü daha ziyade artmıştı. O, yeni fetih haberlerini bildirmek ve alınan ganimetten takdim etmek üzere Anadolu Selçuklu Sultanı’na bir adam göndermek üzereyken, Sultan VI. Alâeddin Keykûbad'in, İlhanlı hükümdarı Gazan Han kuvvetleri tarafından esir alınıp İran’a götürüldüğünü öğrenir. Bu durumda ona hediye takdimine gerek kalmamış oluyordu. Bununla beraber, müstevli İlhanlı kuvvetlerinin Osman Bey'in uç Beyliği’ne zarar verme ihtimaline karsı aşiret ve oymağın savunma isine önem verdi. Bunun için tedbirler aldı. Su kadar var ki, Osman Bey, Selçuklu Sultani VI. Alâeddin Keykûbad'in yokluğunun meydana getirdiği bassızlık ve serbestlik üzerine, daha rahat hareket etme imkânını da buldu. Bu sebeple, ipekçilik, dokuma ve demir madenleri ile meşhur olan Bilecik'in merkez olması düşünülmeye başlandı. Gerçekten buranın alınması büyük bir basarî olduğundan Osman Bey, fetih faaliyetlerine devam etmek üzere uç Beyliği merkezini buraya nakl eder. Osman Bey, merkezini buraya nakl etmekle birlikte Selçuklulara olan bağlılığını da devam ettiriyordu. Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin, Selçuklulara olan bağlılığından bahs ederken, Selçukluların, Moğollar karsısındaki zaafını fırsat bilen çevredeki diğer bazı beylerin nasıl bağımsızlık sevdalarına düştüklerini anlatarak söyle der: "Selçuklu Devleti, Moğollara yenilince Selçukluların parlaklığı gitmiş (yıldızı sönmüş), ülke Moğolların eline geçmişti. Selçuk hanedanının elinde çok az yetki kalmıştı. Bu hanedanın, nimetlerle besledikleri çevredeki beyler, artik onlara boyun eğmez hale geldiler. Bunlardan her biri bağımsızlık sevdamsa düşerek güçleri yettiğince ülkelere sahip olmaya başladılar. Ama Osman Gazi'nin dostluğu geçici olmayıp, bu hakikatsizlerin tuttukları yola gitmekten kaçınmış, geçmiş hukuku saymış, gücü ve kudreti ölçüsünde Selçuklu topraklarını korumuş, cihad sancağını dikip ülkeler feth etmekle düşman gözünde ürkütecek, savaş meydanlarında korkulacak bir kişi olmuştu."
_y@gmur_
_y@gmur_
Yeni Üye
Yeni Üye

Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 02/11/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Osman Bey Dönemi Empty Geri: Osman Bey Dönemi

Mesaj tarafından pcci C.tesi Kas. 17, 2007 4:04 am

oo yamur sen naaptın ya:D:D helal
pcci
pcci
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 01/11/07

https://sttalogrenci.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz